Başkan Erdoğan: Sağlıkta büyük dönüşüme imza attık
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'daki Bağcılar Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi'nin açılışına katıldı. Başkan Erdoğan açılışta yaptığı konuşmada katılımcıları selamlarken, 81 ilde fedakarca görev yapan sağlık çalışanlarına muhabbetlerini iletti.
Açılışı yapılan hastanenin ilçe, şehir, ülke ve sağlık çalışanları için hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere projede emeği geçenlere teşekkür etti. Erdoğan, 400 yataklı yeni hastanenin hizmete girmesiyle Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin yatak kapasitesinin 900'e yükseldiğini belirterek, söz konusu hastanenin uzun ve titiz bir çalışma neticesinde inşa edildiğini söyledi.
Başkan Erdoğan'dan önemli açıklamalar!
Sağlık alanındaki dönüşümlere vurgu yapan Erdoğan, "Son 23 yılda sağlık alanında gerçekten büyük bir dönüşüme imza attık. Dünyada örnek alınan, birçok ülkenin gelip incelediği modern bir sağlık altyapısını ülkemize kazandırdık. Aile hekimiyle, polikliniğiyle, hastanesiyle, en ileri teknolojili her türlü aracı gereciyle 23 sene öncesine göre hayal dahi edilemeyen bir seviyedeyiz. Elbette kimi yerlerde birtakım eksiklikler, aksaklıklar olabilir ama oralarda da şikayetleri gidermek için yoğun gayret gösteriyoruz." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, insanların en iyi sağlık hizmetini alabilmesi için imkanları seferber ettiklerini anlatarak, şöyle devam etti:
"Bakın bizim siyasette rehberimiz bellidir. Devlet, millet için vardır. Devlet, vatandaşına hizmet etmek için vardır. Bunun için hep ne diyoruz? 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.' Bu anlayışla tüm vatandaşlarımızı kucaklamaya, her hizmeti ülkemizin en ücra köşesine kadar ulaştırmaya çalışıyoruz. Yeni sağlık tesislerimizde, acil sağlık hizmetlerimiz ve aile hekimliklerimizde insan kaynağı, çalışma şartları ve özlük haklarını iyileştirdiğimiz sağlık personelimizle milletimize aşkla hizmet ediyoruz."
İDRAK EDEMİYORLAR MAALESEF
Atalar, "Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür" demiş. Aradan zaman geçince insan geçmişi unutabiliyor, özellikle de yaş ilerledikçe. Otuz yaşın altında olan kardeşlerimiz, 2002 öncesini doğal olarak hatırlamıyor. Sıra bulmanın ayrı, ilacın ayrı, tedavinin ayrı bir dert olduğu o kötü günleri hamdolsun gençlerimiz bilmiyorlar. Eskiden sağlık deyince, hastane deyince insanlarımızın neden endişelendiğini bugün idrak edemiyorlar. Burada çok kısa bir şekilde sizlerle bazı rakamları paylaşmak isterim. Özet niteliğinde olan bu rakamların, sağlıkta nereden nereye geldiğimizi net bir şekilde ortaya koyacağını ümit ediyorum. Aziz kardeşlerim, geride bıraktığımız yirmi üç yılda ülkemizde sağlık hizmetlerinde kelimenin tam anlamıyla bir devrim yaşandı. Rakamlar da bunu inkâr edilemez bir şekilde ispat ediyor. Ülkemiz genelinde 391 yeni hastane inşa ederek toplam hastane sayımızı 1.547'ye çıkardık. 37 bin 417 yataklı 25 şehir hastanemizi tamamlayarak hizmete açtık. 11 şehir hastanemizin yapımı sürüyor. İhale, proje ve arsa süreci devam eden hastaneler tamamlandığında, yaklaşık 60 bin yatak kapasiteli 45 şehir hastanemizi milletimizin hizmetine sunmuş olacağız. Hastane yatak kapasitemizi 164 binden 270 bin 511'e taşıdık. 192 bin 824'ü hekim ve uzman hekim olmak üzere, toplam 1 milyon 47 bin 2 yeni personelle sağlık ordumuzu daha da büyüttük. Sağlık tesislerimizin imkânlarını iyileştirdik, altyapılarını güçlendirdik, ekipmanlarını modernize ettik.
EVDE SAĞLIK HİZMETİ VERİYORUZ
Bugün tam 2 milyon 840 binin üzerinde vatandaşımıza evde sağlık hizmeti veriyoruz. Koruyucu sağlık hizmetleri ise ciddi sıçrama yaşanan bir başka alan. Sağlıklı Hayat Merkezlerimizin sayısını, son 6 ayda açtığımız 24 yeni merkezle 286'ya çıkardık. Bu yıl, 16 farklı branşta hizmet veren 100 Sağlıklı Hayat Merkezi'ni daha inşallah devreye alacağız. Başta sağlık okuryazarlığı olmak üzere, vatandaşlarımıza pek çok alanda eğitimler verdiğimiz "Hayat Akademisi"ni 81 ilimizde başlattık. Sevgili Bağcılar sakini kardeşlerim, 2002 yılında İstanbul'da bulunan kamu hastanelerinin yatak kapasitesi sadece 19 bin 715'ti. Üstelik bu yatakların çok büyük bir kısmı niteliksiz ve yetersizdi. Biz bu sayıyı %56 oranında artırarak 30 bin 726'ya yükselttik. Özel ve üniversite hastaneleri dâhil toplam yatak sayısını %62,3'lük artışla 45 bin 481'e çıkardık. 2025 yılı sonunda toplamda 10 bin 582 kamu yatağını İstanbul'daki vatandaşlarımızın istifadesine sunacağız. Planlama aşamasında olan, 16 bin yatak kapasiteli 23 sağlık tesisini de inşallah çok yakın bir zamanda İstanbul'umuza kazandıracağız. 2002'de İstanbul'da, 217 sağlık ocağında vatandaşlarımıza hizmet veren hekim sayısı sadece 762 idi. Bugün İstanbul'un dört bir yanındaki 1.147 aile sağlığı merkezinde, 4.264 aile hekimimiz özveriyle hastalarımızın imdadına koşuyor. 2017-2025 yılları arasında 40 adet birinci basamak sağlık tesisini de yine İstanbul'da hizmete hazır hale getirdik. 2002'de 44 olan 112 acil yardım istasyonu sayısını 347'ye, acil yardım ambulans sayısını ise 495'e yükselttik. İstanbul genelindeki kamu uzman hekim mevcudu, 4.141'den 5.506'ya ulaştı. Kamu hemşire sayısını ise 7.104'ten 25.507'ye çıkardık. Daha burada saymaya kalksak saatler sürecek nice yatırımı, eseri, projeyi, imkânı İstanbullu hemşehrilerimizin hizmetine sunduk.
SİZDEN, BİZDEN AYRIMI YAPMADIK
Hizmet ederken kimsenin oy rengine bakmadan çalıştık. "Sizden, bizden" ayrımı yapmadan çalıştık. Yakın-uzak demeden çalıştık. Koşturduk, hizmet götürdük. Elhamdülillah, sonuçta sağlık alanında ülkemizi bugün dünyada parmakla gösterilen bir konuma ulaştırmayı başardık. Elbette daha yapacak çok işimiz, gerçeğe dönüştürecek çok hayalimiz var. Biz hiçbir zaman mevcutla yetinen bir kadro, böyle bir iktidar olmadık. "Bu kadarı da yeter" gibi bir anlayışla asla hareket etmedik. Hep daha fazlasını hedef alarak koşturduk. Bir işi bitirdikten sonra hemen yenisine başladık. Ülkemizin imkânları arttıkça biz de her alanda hedef ve ölçek büyüttük. Kardeşlerim, durmadan, dinlenmeden, yorulmadan koşturuyoruz. İşte sizler de görüyorsunuz, önceki gün Silvan Sulama Tüneli kazı başlangıç törenini gerçekleştirdik. 12 milyar lira yatırım bedeli olan bu muhteşem eser tamamlandığında, tarımsal üretimde Güneydoğu Anadolu Bölgemizin kaderi değişecek. Ülkemiz ekonomisine çok ciddi bir katma değer sağlayacak. Bakın, Silvan Tüneli kazı başlangıç töreninde de söyledim: Tek başına Silvan Tüneli bile bizimle muhalefet arasındaki anlayış farkını göstermeye kafidir. Basın yayın organlarında her gün yeni bir skandalın haberini okuyoruz. İstanbul için harcanması gereken kaynakların kimlere peşkeş çekildiği, kimlerin kesesine gittiği, kimlerin zenginleştiği tek tek deşifre oluyor. Normalde haya duygusu olan birisinin, bütün bu yaşananlardan sonra insan içine çıkmaması lazım. Ama bakıyorsunuz, ana muhalefetin başkanı yüzü kızarması gerekirken sağa sola siyasi ahlak dersi vermeye kalkıyor. Partisini safralarından kurtarmak yerine, yolsuzlukların peşine düşen yargı mensuplarına hakaret ediyor. Dahası, sorumluluk sahibi bir siyasetçinin ağzına asla yakışmayan sıfatlarla bakanlarımıza dil uzatıyor.
BU AĞIZLA SİYASET YAPILMAZ
Meyhane ağzıyla konuşmak siyaset yapmak değildir. İşittiklerimiz karşısında, inanın onun adına biz utanıyoruz. Üslubuyla, duruşuyla, kullandığı özenli dille topluma örnek olması gereken siyasetçilerin rakibimiz dahi olsa hakaretle, kabalıkla, tehditle gündeme gelmesinden inanın onlar adına biz rahatsız oluyoruz. Bu düzeyde siyaset yapmayı, aziz milletimize ve temsil ettiğimiz makama hürmetsizlik olarak görüyoruz. Bu nedenle bugüne kadar hep sabırla, vakarla davrandık. Bizim boş işlerle, boş sözlerle oyalanacak zamanımız yok. Bizim gündemimiz, hedefimiz, niyetimiz belli. Biz, Türkiye Yüzyılı'nı inşa etmenin derdindeyiz. Biz, milletimizin refahını, huzurunu, gelirini artırmanın peşindeyiz. Biz, Türkiye Cumhuriyeti'ni muasır medeniyetler seviyesinin de üstüne çıkarmanın gayretindeyiz. Yeni bir dünya kurulurken, Türkiye'nin bu yeni küresel sistemde hak ettiği şekilde temsil edilmesi için uğraşıyoruz. İnşallah hedeflerimize ulaşana kadar da bu mücadeleyi bırakmayacağız. Bu mücadeleyi sürdüreceğiz.
NORMAL DOĞUM PANKARTI ELEŞTİRİLERİNE SERT TEPKİ: SİZİ NİÇİN BU KADAR RAHATSIZ EDİYOR?
Aziz kardeşlerim, sevgili İstanbullular, 23 yıl boyunca hep geleceğe odaklandık. Politikalarımızı hep orta ve uzun vadeli bir bakış açısıyla belirledik. Mevcut sorunları çözüme kavuştururken, yirmi yıl, elli yıl sonra ortaya çıkabilecek problemlere de şimdiden çareler geliştirdik. Ne yazık ki muhalefet bizim bu vizyonumuzu hiçbir zaman anlamadı. Ülkemizdeki kimi ideolojik çevreler, bizim ufkumuzu asla kavrayamadı. Ülkenin yüksek çıkarlarını değil, kendi küçük menfaatlerini düşündüler. Bunların nasıl bir zihin yapısına sahip olduklarını geçen hafta bir kez daha gördük. Tartışmaları eminim sizler de takip etmişsinizdir. Bir futbol kulübümüz, Sağlık Bakanlığımızın yürüttüğü bir farkındalık kampanyasına destek olmak için sahaya bir pankartla çıktı. Pankartta hakaret yoktu, eleştiri yoktu. Kimseye bir saygısızlık yoktu. Onların iddia ettikleri gibi kadınları rencide edecek hiçbir durum da yoktu. Peki ne vardı? Sadece çok önemli bir konuya dikkat çekme niyeti vardı. Son yıllarda ülkemizin kanayan yarası haline gelen bir sorunun çözümüne katkı sunma amacı vardı. Yani kulübümüz gayet masum, gayet doğru ve yerinde bir adım attı. Bunun üzerine malum odaklar hemen harekete geçtiler. Önce sporcularımızı ve futbol kulübümüzü linç ettiler. Ardından projeyi yürüten Sağlık Bakanlığımızı hedef aldılar. Sonra da eleştiri oklarını hükümetimize ve şahsımıza yönelttiler. Son derece çirkin ifadelerle bir haftadır ortalığı velveleye verenlere buradan şunu soruyorum: Bakanlığımızın normal doğumu teşvik etmesi, cerrahi müdahale yerine doğal doğumu özendirmesi sizi niçin bu kadar rahatsız ediyor?
HEM MÜCADELE EDECEĞİZ HEM TEDBİR ALACAĞIZ
Sağlık Bakanlığı'nın görevi, bu milletin sağlığını korumak değil midir? Bunun için toplumda farkındalık oluşturmak değil midir? Şayet ortada, dünya ortalamalarına göre bir anormallik varsa, buna çözüm üretmek, bu aşırılığın üzerine gitmek gerekmez mi? Sağlık Bakanlığı'ndan, toplum sağlığı için elindeki tüm imkânları seferber etmesi dışında, Allah aşkına, ne yapmasını bekliyorsunuz? Bilimsel veriler ortada. Dünya ile karşılaştırıldığında meselenin geldiği durum ortada. Nüfus artış hızımızın ve doğurganlık oranımızın düştüğü seviye ortada. Bizleri on yıl, yirmi yıl sonra bekleyen tehditler de apaçık ortada. Ne yapalım? Siz rahatsız oluyorsunuz diye bunlarla mücadele etmeyelim mi? Tedbir almayalım mı? Toplumu doğru yönlendirmeyelim mi? Doğurganlık oranı ve nüfus artış hızımızın alarm verdiği bir dönemde, bizim bu hezeyanlara ayıracak vaktimiz yoktur. Bu bizim için bir beka meselesidir. Türkiye'nin geleceğini doğrudan ilgilendiren bir varoluş tehdididir. Dolayısıyla kimsenin ideolojik saplantılarla, yönlendirmelerle, toplumu ifsat eden sapkın akımlarla milletimizi zehirlemesine asla müsaade etmeyiz. Bu konudaki tavizsiz duruşumuzu bundan sonra da muhafaza edeceğiz. Birileri karşı çıksa da biz, ülkemiz ve milletimiz için en doğru olanı yapmayı kararlılıkla sürdüreceğiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum. Sözlerime son verirken, Bağcılar Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanemizin bir kez daha hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum. Projede emeği geçenlere, tekrar milletim adına teşekkür ediyorum. Sağlık çalışanlarımıza da bir kez daha takdir ve teşekkürlerimi iletiyorum. Rabbim hem sizleri hem de bizleri millete hizmet yolundan ayırmasın. Hepinizi saygıyla, sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum. Sağ olun, var olun. Allah'a emanet olun. Kalın sağlıcakla.
Haber Kaynak : SABAH.COM.TR
"Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır."